casinomhub
tophilbet
betist
paribahis
myhit

Amanda Ve Lance’nin Büyük Aşk Dolu Seks Hikayesi

Amanda, Lance’in elini tuttuğu anda içinden geçenleri bile tam anlamıyordu. Bu bir teslimiyet değildi, ama bir savaş da sayılmazdı. Daha çok, bir şeyi sonlandırmak için içine girilen fırtına gibiydi. Onu geri püskürtmenin başka yolu kalmamış gibiydi.

Lance, onun elini tuttuğunda göz göze geldiler. O bakışta zafer yoktu. Belki bir nebze suçluluk, belki hâlâ gizlenmiş bir umut.

Penthouse’un salonundan, yavaş adımlarla yatak odasına doğru yürüdüler. Adımlar yankılanıyordu ama ne biri konuştu ne diğeri. Sanki ikisi de bu sessizlikte daha çok şey söylüyordu. Odanın kapısı açıldığında Amanda içerideki loş ışığa baktı. Oda hem sade hem de ölçüsüzdü — koyu ahşap, derin lacivert perdeler, köşede bir plak çalar…

Lance odanın içinde ona alan bırakıp kenara çekildi. Amanda, yatağın ucuna doğru ilerledi. Ayakta durdu, nefesini tuttu. “Bunu cinsellik zannetme,” dedi yavaşça. “Bu sadece… anlamaya çalışma. Ne olduğumuzu. Ne olmadığımızı.”

Lance yaklaştı, ama ona dokunmadan durdu. “Dokunmamı ister misin?” diye sordu. Sesi sakindi, ama içinde bastırılmış bir fırtına taşıyordu.

Amanda başını eğdi. “Bir yanım hayır diyor. Ama başka bir yanım… bu hikâyeyi artık bitirmek istiyor.”

Lance parmak uçlarıyla onun saçına dokundu. Amanda gözlerini kapattı. Dokunuşu tedirgin edici değil, aksine ürkütücü derecede tanıdık geldi. Sanki yıllardır beklemiş gibiydi. Sanki o parmaklar daha önce de dokunmuştu — ama başka bir hayatta.

Gömleğinin ilk düğmesini Amanda çözdü. Ardından Lance’in parmakları uzandı, ama yavaşça. Bu bir acelecilik değildi. Her temas bir soru gibiydi. “Gerçekten istiyor musun?” diyordu her dokunuş. Ve Amanda her seferinde biraz daha sustu. Çünkü kelimeler, o an yalnızca yük gibiydi.

Yatak örtüsü geriye doğru kayarken, Amanda’nın zihni bir girdap gibi dönmeye başladı. Bu geceyi neden kabul ettiğini düşünüyordu. Ona ne borcu vardı? Hiçbir şey. Ama bu hikâyenin sonu yazılmadan, hayatının diğer sayfasına geçemeyeceğini biliyordu.

Lance onun boynuna doğru eğildiğinde, Amanda’nın nefesi hızlandı. Bu bir tutku değil, bir çözülmeydi. İçine gömdüğü onca karmaşanın dışa vurumu… Kaç kez kendine “onun gibi birini sevmemeliyim” demişti? Kaç kez geçmişteki bir tebessümde, bir bakışta bir şeyler hissettiğini inkâr etmişti?

Şimdi bunların tümü, o yatakta suskun bir şekilde karşısında duruyordu.

Gece ilerledikçe, bedenleri birbirini tanıdı — ama asıl tanışan, hafızalarıydı. Geçmişte söylenmemiş her söz, bastırılmış her duygu, şimdi dokunuşlarla dışa çıkıyordu. Yalnızlıklarının örtüştüğü o karanlık odada, her öpücük, her nefes, eski bir mektubun açılışı gibiydi.

Ve sonra, her şey durdu. Hareketler yavaşladı, bedenler ayrıldı ama gözler hâlâ kenetlenmişti.

Amanda bir süre sustu. Sonra yavaşça kalktı, çarşafı omzuna sardı, pencereye yürüdü. Şehir ışıkları altında düşünüyordu.

“Bu geceyi unutamam,” dedi sessizce. “Ama seni affetmem de kolay olmayacak. Bana olan aşkını anlıyorum… ama sevgi, kontrolle karıştığında zehire dönüşüyor, Lance.”

Lance başını eğdi. “Beni tamamen kaybettin mi?”

Amanda döndü, gözlerinin içinden baktı. “Hayır. Ama artık beni yeniden kazanman gereken bir noktadasın.”

Sabah olduğunda Amanda gitmişti. Yatağın üzerinde bir not bırakmıştı:

“Bu gece bir kapanıştı. Ama belki, aynı zamanda yeni bir başlangıç. Henüz bilmiyorum. Ama artık kendim karar vereceğim.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir